Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Beyin, bedenimizin kumanda merkezidir. İşitme, görme, tad ve koku alma, dokunduğumuzu hissetme, hareket etme, kalbin çalışması, nefes alma gibi hayatî fonksiyonların tümünü beynimiz gerçekleştirir. Ayrıca hormonlar üreterek vücudun ihtiyaçlarına göre çok hassas düzenlemeler yapar ve biz bunlardan haberdar bile olmayız.
Beynimiz hiç bir zaman bütünüyle dinlenme içine girmez. Uykuda bile çalışmasını sürdürür. Zira uyurken de nefes alırız, kalbimiz atar, iç organlarımız çalışır, vücut ısımız düzenlenir, karaciğer 500 farklı görevini yapmayı aralıksız sürdürür, kanımız böbreklerden süzülür, idrar torbamız dolar, beynimize giden sinyal bizi sabah erkenden uyandırır. Kısacası, biz uyurken bile beynimiz hiç durmadan vücut makinemizin aksamaması için çalışır durur.
Ortalama ağırlığı
Sinir hücreleri beyindeki temel ünitelerdir. Sinapslarıyla iç bağlantıyı oluşturan çerçeveyi ortaya çıkarırlar. Böylece bir sinir hücresi diğeriyle, o da yeniden öbürüyle bağlanmış olur. İnsan beynindeki bu bağlantıların sayısı sonsuza yaklaşır. Üstelik bu sayı, kâinatta bulunduğu varsayılan tüm atom sayısından daha çoktur. Bağlantıların uzunluğu ise 800 bin kilometreyi bulur.
Yapay zeka denilen bilgisayarlar, insanın geleceğini etkileyen fikirlerden ön sırada gelenidir. Bazı düşünürler zaman geçtikçe ‘insanların makinelere boyun eğmesine yol açacağına” inanmaktadır. Yapay zeka üzerine araştırma yapan bilim adamları ise ‘bu tür saçmalıkları’ hemen yalanlamaktadır. Bu konuda David S. Touretzky şöyle der: “İnsan beynine eşit makinelerin yapılabileceğini varsayarsak, insan beyninin bedeninin görevini anlamada benzersiz olduğunu da dikkate almamız gerekir.”
Evet, bilgisayarların becerileri geliştirilmektedir, ama bunların çoğu makinelerin hız ve hafızaya yükleme yetenekleriyle sınırlıdır. Bu “hızı yüksek aptallar” (bilgisayarları aşağılayıcı adlar çoktur) kaprislerimizin hizmetçisidir. Biz nasıl iki kere ikinin dört ettiğini ezberden söylüyorsak, bilgisayarlar da en karmaşık hesapları bu şekilde yaparlar.
Makinenin zekası başka bir problemdir. Bugünün hızlı “aptal”ları geleceğin çok hızlı “dahi”leri olabilirler mi? Yoksa insanlığın efendisi mi olacaklar? Makineyi savunanların ateşli taraftarı olan Donald Michie bile bu soruları şöyle cevaplamaktadır: “Bilgisayarlar öğretmen gibi, sekreter veya oyun arkadaşı gibi, araştırma asistanı gibi bize yardımcı olacaklardır. Ama efendi olmaları söz konusu değildir.”1
Bazı konularda bilgisayarlar insanlardan daha başarılı olabilirler. Çok miktarda veri çüzümleyebilir, uzun ve karmaşık hesaplamaları çok daha kısa sürelerde yapabilirler. Satrançta en iyi oyuncularla mücadele edebilir, hastalıkların teşhisinde doktorlara yardımcı olabilirler. Bu becerilere sahip olan insanları akıllı kabul ediyoruz. Ama bu bilgisayarların da akıllı olduğu anlamına gelmiyor. Aslında, bilgisayarın tek yaptığı, akıllı bir insanın hazırlayıp yüklediği programları çalıştırmak, yani bir dizi kuralı yerine getirmekten ibarettir.
Sözgelimi bilgisayara yüklenmiş satranç programı bir hamleden sonra neler olabileceğini giderek daha hızla düşünebilir, bir saniye içinde binlerce ihtimali hesaba katıp avantajlarıyla kıyaslayabilir ve insanı yenebilirse de burada oyunu kazanan zeka değil, tekniktir. Makineler yine yalnızca hızlı aptallar olmaya devam etmektedir.